BİR “1″ YANLIŞ BİRÇOK DOĞRUYU GÖTÜRÜR

July 18th, 2015

Ben Üniveristesi sınavlarına girdiğim dönemde üç yanlış bir doğruyu götürürdü..


Bu yazıyı bir Kürt kökenli biri olarak 44 yıllık hayatımda yaşadığım 2 “iki” asimilasyon tecrübesi, 14 yıllık siyasi tecrübeme ve çeşitli kurumlardaki görevlerimden edindiğim tecrübelere dayanarak yazıyorum.


BİLİYORUM ÇEVREMDEKİ BİRÇOK İNSANDAN FARKLI TEPKİLER ALACAĞIM.

Fakat,

Yazmasam da, şu ana kadar oluşturduğum kişiliğe yani KENDİ KENDİME BAKACAK YÜZÜM OLMAZ…


KCK  geçenlerde barış ortamını, hükümetin yapmış olduğu ” Yapmamış olduğu ” çalışmalar yüzünden BİTMİŞTİR dedi. Bunun üzerine Selahattin Demirtaş benim barış çağrım veya silah bırakın demem bir şey ifade etmez. Kimin lafı geçer belli diyerek “illa benden böyle bir beklenti varsada sabahtan akşam’a silahı bırakın diyeyim dedi”, bir nevi topu taca attı..


Sevgili Selahattin Demirtaş kardeşim, Kobani olayları başladığında benim sözüm para etmez diyerek mi toplumu EYLEM YAPMAYA ÇAĞIRDIN?

İnan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerindeki tavrın ve duruşun; Bana toplumu kucaklayan, siyasi birikimi olgunlaşmış bir Parti’nin siyasi lideri olabilecek intibası bıraktı.

DİYOR-DUM…..

Çünkü, siyasi arenaya girdiğin dönemden beri seni takip ediyorum, o ilk dönemde yaptığın acemilikler minimize olmuştu..


KCK birşeye karar vermek zorundadır.

Türkiye ile mi konuşacağım?

Yoksa,

Dışarıdan birilerinin Türkiye’ye olan kızgınlıklarını fırsat diye mi kullanacağım?


Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu Kürt sorununu çözmek için irademi mi ortaya koyacağım?

Yoksa,

Dışarıdaki pusuda bekleyenlerin ortalığı karıştırmasını bekleyip, ortam gerildikten sonra, aaa bizim böyle bir sorunumuz var. Bir an önce çözmemiz mi lazım diyecek?


Çözüm sürecinin bir an önce sonuçlandırılması gerekiyor..

Bunun için de güçlü bir iradenin bir an önce her iki taraftan gösterilmesi gerekiyor, yoksa oyun bozanlık yapmak için bahane aramak işin olumlu sonuçlanmasına katkı sağlamaz..


Bendeniz kişilik olarak her zaman silahlı çatışmaları TAVSİYE ETMEDİM. O yüzden hiçbir zaman PKK’nın siyasi ve politik görüşünü paylaşmamakla birlikte doğruya, doğru denmesi gerekiyor..

PKK’nın sayesinde Kürt realitesi tanındı ve Kürt kimliği bugünkü konumuna geldi.

Fakat,

Yeniden silaha sarılmak, yukarıda belirttiğim doğruları EMİN OL ALIR GÖTÜRÜR.


Yukarıdaki başlıkta belirttiğim bir yanlış ise tamda O, yani SİLAHA SARILMAK OLACAK..

Şayet yeniden silaha sarılırsan; çatışma ortamı, getirmiş olduğun noktada  Kürt realitesine hiç bir katkı sağlamaz..


Yeniden silaha sarılıp anaları ağlatmak kime ne fayda sağlar?


Herşeye rağmen toplumun biran önce taraflara gerekli tepkiyi koyup, barış iradesi ortaya koymaları için sivil baskı yapmaları gerekmektedir.

Çünkü bazen tarafların böyle bir iradeyi hissetmeleri gerekiyor..


Sevgi ve saygılarımla

Hollanda Elazığ’lılar Derneği Başkanı

Resul Özdemir

Egyptische Coupe / Mısır Diktatörü

May 16th, 2015

WALGELİJK, WALGELIJK en de HUIGELACHTIG..


Waar blijft de reacties/sancties van de zogenaamde Westerse “wereld” Democraten?

Zogenaamd WAREN ZE TEGEN de COUPE en DOOD STRAF toch..

Waarom reageren ze niet tegen de EGYPTISCHE COUPE PLEGERS?

Of is dit de SAMENZWERİNG?


Hani Müslümanlar içindeki İRLANDA’lılar?

Her konuda atıp tutmayı seven, o sözüm ona Müslümanlar.

Müslüman bir ülkede %52 ile seçilmiş bir lider İDAM CEZASI veriliyor ve hiç kimseden ÇIT YOK.

Yoksa o lider de Türkiye’de olduğu gibi DEMOKRASİ ŞEHİDİ mi olması lazım?

Sizlerde yoksa Hürriyet Gazetesi’nin attığı “Bir zamanlar  411 EL KAOSA KALKTI” başlık gibi  Mısır için %52 KAOSA OY MU KULLANDI DİYORSUNUZ?

Sözüm ona batı’daki Demokrat’lardan bir BEKLENTİM YOK..


Ama……

İçinde birazcık.

MÜSLÜMANLIK

VİCDAN

DEMOKRAT’LIK varsa ve buna tepkisiz kalıyorsanız YAZIKLAR olsun SİZE…


Dipnot :  YARASI OLAN GOCUNUR.

Dağ’a göre KAR

April 24th, 2015

Bizim orada bir laf vardır, sevgili anamda sürekli kullanırdı.

Cenab-ı Allah dağı önce yaratmış ve ona göre KAR yağdırıyor evlat..

DERDİ……


2011 yılındaki Eyalet Seçimleri benim için büyük tecrübeler içeriyor.


Burada bulunan esnaftan tutunda, işadamına,dernek veya vakıf yöneticilerine ve Basına kadar bir çok kişi ve kurumu yakından tanıma fırsatı yakaladım.

Bense tutturmuş Nasreddin Hoca misali gölün maya tutması için çırpınırken, idealleri için hayatının en önemli değeri olan ailesini ikinci plana itiyordu.

Oysa hayatın akışı bensiz ve idealsizde devam ediyordu..

Çünkü ikinci Meclis “TBMM” döneminde “80,90 yıl önce” atılan maya bu kadar çabuk, benim göle attığım maya ile istediğim kıvama malesef getirmiyordu..

Acaba sıkıntı göle çaldığım maya’da değil de, o göldeki süt’denmiydi? süt mü, sütlükten çıkıp su olmuştu..?


EVET EVET tamda ÖYLE OLMUŞTU..


Sütçü, sütü satmadan önce birazcık süte su katsam birşey olmaz diye düşünüyordu, fakat birşeyi unutmuştu; o’da ÖNCESİNİ ve SONRASINI.

ÇİFTÇİ hayvana hormon vermiş, ÇOBAN iyi çayırlar da otlatmamış, MERA’lar çevre kirliliği yüzünden verimli otlar oluşmamakta vesaire vesaire öncesi de böyle devam edip gidiyordu…

Sonrası ise, yoğurt, peynir ve ayran gibi şeylerde oluşan eksikliklerle sürüp gidiyor..


Şimdi diyeceksiniz ki…!!

Yahu be adam saadet’e gel….


Tamam tamam hemen geliyorum..

Günlerden bir gün “ilk ve tek” buradaki bir basın mensubu beni arayarak seçim dönemi içinde adayları tanıtıyoruz, şayet uygunsanız sizide bir akşam yayınına almak istiyoruz, diye teklif sunmuştu…!!

Bende bir yönden kızmış, küsmüş ama aynı zamanda Avrupa’da ilk kez Eyalet düzeyinde bir Partiyi yöneten “Türkiye kökenli” siyasi lider olarak bu fırsatı tepemezdim..

Oysa Hollanda basını beni Liste başları “Siyasi liderleri” tartışma toplantısında çok başarılı olarak göstermişti. Türkçe yayın yapan basın ile aynı kaba kaşık çalmışsın ve buradaki toplumun yararına birlikte çalıştığını düşündüğünüz için onlardan beklentileriniz daha fazla.


Neyse bu konuyu bir başka yazıda ele alacağım..

Bugünkü yazının konusu bu değil.

Galiba yine başka mevzulara daldım. “Yaram deşildi denir ya, benimkide O”


O toplantı esnasında, PvdA adayı, Ben ve HTIP başkanı seçimi ve yapılması gerekenleri konuşuyoruz.

Parti kurma döneminde ziyaretlerde bulunmuştum. Pek tabiki HTIP’i de ziyaret’e gidip istişare etmiştim. İSTİŞARE esnasında vermiş olduğu ve ima ettiği sözler beni bir hayli umutlandırmıştı..

O akşam ki yayın esnasında HTIP başkanı bir anda PvdA Partisinin sanki adayı gibi o Parti’nin programını savunmaya başladı. Parti’nin Adayı içinde HTIP terbiyesi ile büyümüş biri, (sanki biz HTIP terbiyesi ile büyümedik, o yüzden terbiyesisiz) o yüzden bu topluma büyük yararı dokunacak diyerek onun propagandasını yapmaya başladı “Gayet tabiki o’nun siyasi tercihi ve düşüncesi ama bu kadar farklı bir profil bu kadar kısa sürede çizilmez diye düşünüyorum, oysa Ak Parti ve Hadep kapatılması olayları esnasında ortaya koyduğu DEMOKRATİK TAVIR imrenilecek bir durumdu”..

Fakat her ne hikmetse “benim için değil, çünkü durumu biliyordum” o aday seçildikten sonra bir “1″ senesi dolmadan hem işinden hemde Partisi’nden nazikçe kapı önüne kondu. Fakat o kişi tekrar Meclis’e dönmek isteyince “Ne kadar garip bir olay; Dönmeseydi sesleri çıkmayacaktı”  Parti O’nu neden kapı önüne koyduğunu açıkladı. O kişi yani HTIP terbiyesi ile yetişen kişi Resmen ispatlanmış ve olayı itiraf etmiş bir HIRSIZ’dı.


Yukarıda ne demiştik…

Cenab-ı Allah dağı görür, O’na göre KAR’ı yağdırır..


Işte bu topluma da BÖYLE YÖNETİCİLER verir..

Hep savunduğum bir şey vardır..

Her şey sebep sonuç ilişkisi ile ilgilidir.

Sonuç ise Kader’dir. O kader ise yaptıklarımız ile ortaya çıkan bir durumdur.


O seçim esnasında reklam verdiği basın ise her ne hikmetse “benim için değil” bu hırsızlıkla ilgili neredeyse bir kelime yayın yapma zahmetine girmedi..


Her ne kadar biraz ağır bir yazı olsada, sürçü lisan ettiysek de AF ola…


Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir



Not: Bu yazı Ali OSMAN BİÇEN kardeşimin canım Ayran içmek istedi adlı sosyal medyada yazmış olduğu yazıya Reaksiyon yazan VECİH Er bey’in  yazısından sonra kaleme alınmıştır. O reaksiyon da Vecih bey, Ayran yapılmadan öncesi ile ilgili geçirdiği evreleri “meradan hayvanın otlamasına kadar ki evrenin analiz edilmesi gerektiğini” yazıyordu…

Fenerbahçe otobüs’üne silah’lı saldırı…

April 5th, 2015

Trabzon’lu kardeşlerime “Öncelikle Eniştem’e, kendisi Trabzon’lu” nasıl şike süreci için yürüyüş vesaire gibi şeyler yapıyordularsa bu Fenerbahçe otobüs’üne yapılan silahlı saldırıya karşı da aynı net tavrı takınması gerekmektedir.


Malesef Trabzon’da son dönemde sansasyonel olaylar konusunda dosyası bayağı kabarıyor ” Sontaro, Hrant Dink vesaire gibiler”..


Trabzon halkının bu durumundan faydalanmak isteyenlerin gazına gelmesi demek, olaylara çanak tutmak demek olur diye düşünüyorum….

Devlet ekranının da bunu görüp acil müdahale etmesinde fayda görüyorum.


Yoksa derseniz….!!

Inanın bu durumun devamı demek, ileride Trabzon için Çözüm Süreci gerektirecek bir ortam çıkarır ki, bunu ALLAH korusun hiç birimiz İSTEMEYİZ diye düşünüyorum…

KUR, FAİZ VE MANİPULAZİSYON ” KFM ”

April 5th, 2015

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oyunu 

“Cebinizdeki parayı çıkarıp üzerine bir bakın” Üzerinde Cumhuriyeti’ndeki I harfi yoktur..

Bir ülkede kriz çıkarmak istiyorsanız bunun çeşitli yöntemleri vardır.

Daha önceki yazılarımda defalarca TÜRKİYE daha büyük sıkıntılara hazırlıklı olmalı diye yazmıştım…

Gezi, Kobani vesaire olayları gibi girişimler halkın duygusal yönlerini  kullanıp, ülkenin başında bulunanlara, isyan olarak dışarı yansıması şeklinde kullanılmasıdır…


“Buna da halk ayaklanması şeklinde yaftaları yapıştırılır ” sakın ha; benim halkın istek ve arzularını sokağa çıkarak istemesine karşı biri olarak görmeyin” ..


Bu yukarıda yazdığım konuları bugün ele almayacağım.


Bugünkü konumuz Ekonomik kargaşa…


Sıcak para öncelikle hedef seçilen ülkeye sokulur.. Bu sıcak para akışı da genellikle spekülasyonlara musait olan borsa da döviz piyasasına sokulur, fakat Türkiye gibi ülkelerde Tahtakale piyasası da tam biçilmiş bir kaftandır ” Tahtakale piyasası tamamen kara paranın kullanılma alanı için ideal bir yer”..

Bu işlemleri yaparken büyük oyuncular ‘ dan da destek alınır. O büyük oyuncular hamle anlarında göz önünde olduğundan yaptıkları çalışmalar küçük yatırımcının ya gözünü korkutur yada o yapıyorsa bir bildiği var mantığı ile piyasanın dengesini değiştirebilir…

Türkiye’ye dönüp baktığımızda en zayıf noktası olan öz sermaye eksikliği yüzünden Para piyasası ve Borsa piyasası genellikle bu ağa babalarının “mahalle Kabadayı’larının” elinde.. 24 Şubat kararlarından bugüne kadar baktığımızda piyasada büyük miktarda dalgalanmalar yüzünden ekonomik kriz oluşmuştur. Oysa başka ülkelerde bunu yapan kurumlar büyük cezalara mahkum edilmişlerdir. Malesef Türkiye gibi ülkelerin öz sermaye sıkıntısı çektiği için korkudan bu tür haraketleri yapanlara ceza kesmeye de cesaret edememektedirler. Bu yapılanlar da yapanın yanına kar olarak kalmıştır.

Pek tabiki bazen özel örnekler nadirende olsa batı ülkelerinde de görünmektedirler ” Soros’un Pound ile ilgili yapmış olduğu spekülasyon gibi”.

Türkiye’nin en önemli önceliği bu kısır döngüden çıkabilmek için “öz sermaye” tasarruf tedbirleri almak ve bu piyasanın hakimi olması gerekmektedir. Yoksa sürekli olarak bu kısır döngü sürüp gidecektir…


Peki pek çok şeyi söyledin de, çark nasıl işliyor ? diye soracaksınız.


Para yukarıda yazdığım şekillerde içeri girer. Akabinde Piyasada Dengeyi değiştirebilecek olan büyük kurumların hisseleri veya döviz kurları üzerinden manipüle edilerek piyasa telaşa verilir. Amaç döviz kurlarından kazanmak ise faiz oranları ile oynayarak piyasanın dengesini bozarak ülkelerin paraya ihtiyaçları yüzünden faizden dolayı sermaye çıkışı sağlanmış olunur. Bu hamleler yapılırken kimi kısa dönem içinde dövizin yükselmesi, kimi de faiz artırımı dolayısıyla sıcak para’dan para kazanır. Bu döngüler genelde bu sefer sen bu şekilde kazanacaksın, bir dahakine ben şeklinde dönüp dolaşarak ağa babalarının bankadaki hesaplarına şişkinliğe sebep olur..

Bu tür ülkelerin Merkez Bankası hisselerinin % kaçı..??? acaba Milli diye açıklanması gerektiğini düşünüyorum..

Çünkü bu işler yürütülürken Merkez Bankası en büyük oyuncu ve yöneticidir..!!!

SABIR ve ŞÜKÜR

March 6th, 2015

Son dört “4″ yılda yaşadıklarıma dönüp bakınca.


Diyorum ki..!!!


Karanlık çökünce GÖLGEM bile beni terk etti…

Güneş yükseldikçe de GÖLGEM kısaldı..


ÇOK ŞÜKÜR,

Gölgem beni terk ederken SABIR diyenlerden olmayı nasip eyledin.


Gölgem kısaldığında da ŞÜKÜR etmeyi nasip ettin, YA RABBİM..


KARANLIK;                  Zor günlerim, test günleri

GÜNEŞ YÜKSELMESİ; Iyi günlerim

GÖLGEM;                     Etrafımdakiler


MAALESEF,

Menfaat için etrafımda olanlar, bu muslukta su akmayacağını düşündüklerinde; fareler gibi GEMİYİ TERK ETTİ’ler.

Bazıları da, iyi günümde kıskançlık krizine girerek kendilerini kalbimde ” Etraftaki ışıktan rahatsız oldular ” sildirdiler..


Cenab-ı ALLAH;

GÖLGEM terk etse de, Güneş yükseldikçe GÖLGEM de kaybolacak DOST’u,


Henüz nasip etmedi.


Temennim o’dur ki Cenab-ı ALLAH’tan;

Gölgesi TERK etse’de, TERK ETMEYEN;  Güneş tam tepedeyken de O’nu KISKANMAYAN,


Dostu herkese nasip eylesin…



Eyalet Seçimleri

March 2nd, 2015

Eyalet Seçimleri.

Önümüzdeki günlerde Eyalet Seçimleri yapılacak ve yine almış başını gidiyor bir kavram karmaşası…

Önüne gelen ” Siyaset KÖRLERI veya Bilgi FUKARALARI ” yok il seçimleri, yok il encümenleri için seçim yaftaları üzerine koyarak halka kendince bir sunum yapıyor..

Izah edemedikleri bir konuda yani uzman olmadıkları bir konuda uzmanca bilgi sunar gibi halka birşeyler anlatıyorlar.

Il genel seçimleri olsa;

Örnek olarak Den Haag Belediyesi bir il olarak düşünürsek Haaglanden dediğimiz WGR+ sistemin Türkçe sözlük karşılığı ne oluyor?

*Bay bilmişler o WGR+ Sistemi için bir isim dusunuyor iseniz ona BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ diyebilirsiniz..

Bir başka konu ise WGR+ IL ise Rotterdam ve Den Haag gibi büyük şehirlerin üstü olan Haaglanden ve Rijmond değilde Rijmond ve Haaglanden üstü olan Provincie Zuid Holland ‘ın  sözlük anlamı ne oluyor?

*Sayın çok bilmişler malesef Türkiye’de EYALET sistemi olmadığı için Türkçe bir karşılığı yok… O zaman o şıkkı boş bırakmaktan başka çareniz kalmıyor..

Haaa burada şunu söyleyeyim… Korkmayın cevap vermediğiniz içinde burada 3 yanlış bir doğruyu götürür diye bir sistemde yok.

Yani yine yaşadınız.. ;-))

Kısaca şunu demek istemiştim..

Türkiye’de Eyalet sistemi olmadığı için anlaşılması için belki kullanılabilir bir terim, fakat bunu duyan insanlarda oraya seçilenlerden beklentileri de Il encümenlerinden beklentisi aynı oluyor..

Oysa Statenlid olan kişiler tamamen farklı bir konumda oldukları için beklentileri karşılayamazlar ve buda Halkımız tarafından bir hüsranla sonuçlanıyor..

Bali bu toplumu bilgilendiremiyorsunuz..;

* En azından karşı karşıya getirmeyin…

Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir

RACON KESMEK

February 28th, 2015

Daha önce Türkiye’nin dikkat etmesi gerektiğini defalarca yazdım…

Sen çıkar mahallenin Kabadayı’larına RACON kesersen olanları göze alıyorsun demektir..


O Racon diye tekrar bir hatırlayalım…



*5+1 karşı dur, Brezilya ‘yı yanına alarak İRAN’ ın ATOM PROJESİNE alternatif çözümler üret…


*Dünya beş ” 5 ” ten BÜYÜKTÜR…


*Gazze, Halep, Şam, Mekke ve Medine neyse Edirne, Kars veya Istanbul O’dur de…..


*Sen çık onlarsız iç barışı kurmaya kurmaya yelten…


*Sen çık Rusya ile işbirliği’ni artır ” Rusya ile yatağa girende Şaş’ı kalkar onuda unutmayalım”….


*Sen çık onlar olmadan veya onlara dayanmadan ” Çin’den silah al ” savunma sistemini kur…


*Sen çık Müslüman ülkeleri ile işbirliğini artır…


*Sen çık Afrika ülkelerine siz köle değilsiniz de….

Sen yukardakileri yaparsan çıkarırlar baş ucunda DEAŞ  ”İŞİD” gibi bir belayı otur gerisini sen düşün.. O’nu kurarken de seni bile kullanırım sen farkına varamazsın ” Suriye’nin, Libya’nın ve  Mısır’ın istikrarsızlığı  ”. derler..

O yüzden sebep sonuç analizi yaparak, daha da sıkıntılar olabileceğini görmemek için KÖR olmak gerekiyor..

Fakat nacizane düşüncem; Elbetteki özgürlüğün bir bedeli vardır..

Sonuç özgürlük ise;..!!! bazı bedelleri ödemekten korkmamız gerektiğidir…

İstifa

February 22nd, 2015

Değerli Yönetim Kurulu,


2013 yılı sonunda bana göstermiş olduğunuz teveccüh ile Genel Sekreterliğe seçtiniz.

O dönemde de söylediğim gibi Müsiad Yönetimi içinde veya dışında olmam önemli değil. Müsiad ailesi ne zaman bana şunu veya bunu yaparmısın diye sorarsa “ihtiyaç duyarsa”, her zaman için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Bu geçtiğimiz yaklaşık bir buçuk yıl dönemi içinde de şartların el verdiği ölçüde görevimi yerine getirmeye çalıştım.


Bu gün itibari ile “Işlerimin yoğunluğu ve önümüzdeki günlerde getireceği yoğunluktan ” geldiğim bu noktada artık bu görevi layıkıyla yapamadığımı veya yapamıyacağımı görmekteyim.

O yüzden Müsiad Hollanda’nın daha iyi ve verimli çalışabilmesi için bu görevi layıkıyla yapabilecek birine devir etmem gerektiğine karar verdim. Bu görevi devir ederken de yeni seçilecek kardeşim’e her türlü konuda katkı sunabileceğimi belirtmek istiyorum.


Benim bu verdiğim karardan dolayı maruz göreceğinizi umuyor ve destekleyeceğinizi temenni ediyorum..


Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir

MÜSİAD HOLLANDA

Genel Sekreteri

+ 31 ( 0 ) 6 24629326

resulozdemir@gmail.com

Fransa’daki vahşet ve Batı’nın ikiyüzlüğü…

January 13th, 2015

Geçen gün Fransa’nın başkenti Paris’te canice bir katliam gerçekleşti..

Bu olayın gelişimi toplumu bir birine karşı kin ve nefret duyguları üreten bir dergi yüzünden meydana geldiğini unutmadan bir analiz yapmakta fayda vardır.

Aslında bu dergi daha önce ülkede yasaklanmış. Fakat konu Islamiyet ve Müslümanlık olunca yapan hakaret her ne hikmetse Batı’da düşüncenin açıklanması olarak lanse ediliyor.


Son günlerde her ne hikmetse Batı’da önüne gelen herkes, Müslümanlara bu son olayları tepki vermesini ve lanetlemesini bekliyor….


Yıllardır Islam dünyasında olan vahşete bu güne kadar bir cılız’da olsa tepki duymadım veya lanetlemediler.

Fransa’da olan olay gününde Boko Haram denilen lanetlikler 2 000 kişiyi bir anda katlettiler.


Müslüman ülkelerde her gün yüzlerce insan vahşice katledilirken Batı dünyası kör, sağır ve dilsiz’leri oynuyorlar… Malesef islami ülkelerin liderleri ise bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile hayatına devam ediyor.

Islamiyet’te bir insanı katledenin bütün insanlığı katletmiş gibi cezalandırılacağı kabullenilir…

O yüzden hiç bir Müslüman şayet Cennet’e girmeyi düşünüyorsa, böyle bir hareket içine gireceğini düşünmüyorum..


Pek tabiki şeytanın bu dünyadaki uzantıları hariç…


PAPA, NETHANYAHU vesaire gibiler bile Müslümanlardan aynı şeyleri talep etmekte.

Sevgili Papa efendi Israil birkaç ay önce binlerce Müslümanı katlederken neredeydin?

Aynı günlerde Istanbul’da bombalama olayında veya Reyhanlı olayında neredeydin?

Zaten Netanyahu katilinden de öyle bir beklentim yok.

Çünkü Filistin’lileri katletmeyi insan’ı öldürmek olarak kabul etmiyor…

Kobani’ye  saldırtma olayına da zaten diyecek bir şey bulamıyorum..

Daha önce zaten bu konuya dikkat çekmiştim.

Asıl amaç önümüzdeki günlerde veya zamanda Türk’lerle Kürt’leri şehir savaşına sokmaktır. Oraya özellikle ISIS denilen katilleri saldırtarak HPG güçlerine şehir savaşı antrenmanları yaptırdılar..

Pek tabiki orada vefat eden Masumlarda zannetmeyinki onların umurlarında…

Temennim o ki Kürt’ler ve Türk’ler bu oyuna gelmiyecekler veya gelmezler….

Şimdi Fransa’daki olaya dönersek….

Ben ölen herkese olduğu gibi ölen her bir Fransıza acır ve üzülürüm..

Fakat Papa Efendi’nin veya onlar gibilerin Müslümanların öldüğü veya katledilirken yaptığı açıklamalardan daha fazlasını ne yapar ne düşünüyorum…


Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir