Archive for November, 2014

Kişiliksiz BEDENLER

Tuesday, November 18th, 2014

Kişiliksiz BEDENLER…


Geçen pazar günü Türkiye Milli Maçı vardı. Futbolcular ısınma turları yaparken kale arkasından oturan seyirciler Volkan DEMİREL’e ağza alınmayacak şekilde küfürler edildi.

Ondan sonra bilen bilmeyen herkes kendince ahkam kesmeye başladı.

Kimi Volkan’ı vatan haini kimi komplocu bir yaklaşımla zaten bu bir senaryosunu yazıp çizdiler.

Bir kaç kişi de acaba  Volkan’ın hiç mi hakkı yoktu orada ayrılmaya demeye cesaret edip söyleyemedi.

Şunu demeden edemiyorum.

Artık bizlerin temel organlarıyla oynandığı için; birbirine düşürmenin basit yollarını herkes biliyor.


Zamanında Alevi, Sünni Sağcı, Solcu Türk, Kürt bugün de futbol üzerinden kamplaştırmalar oluşturuluyor.


Daha önce demiştim.

Vizyon çizebilmek ve geniş perdeden resme bakmak gerekmektedir. Yoksa son dönemde sosyal media teknolojisi sayesinde insanlar çok çabuk galeyana getirebiliyor.

Insanımızın kimyası ile oynandığı için aşağı tükürsen sakal ” FAŞİST ” yukarı tükürsen bıyık ” KİŞİLİKSİZ ” olacaksın.

Volkan o küfürleri yutsa KİŞİLİKSİZ KİŞİ olarak Ana’sına, Bacı’sına  ve Eşi’ne yapılan küfürleri duymayacak, yutacak orada temsil ettiği Milli Takımı için oynayacaktır. Kaçıp gitse bana ne ben bu söylemleri hak etmiyorum derse VATAN HAİNİ ilan edilecektir ve edildi de.

Aslında bu şekilde insanımız ya KİŞİLİKSİZ yada FAŞİST olması için ortam oluşturuluyor.


YAZIK…..


Çünkü, insanımız ne FAŞİST nede KİŞİLİKSİZ’dir.

VATAN MİLLET diyerek insanlara küfür hakkını sana kim veriyor. Ancak bir insan FAŞİST olursa, karşısındaki değerlerini hor görüp küçümser.

Volkan DEMİREL’in Anası, Bacısı ve Avradı o’nun ÖZEL’i ve KUTSAL’ı değil mi?


Şimdi o küfürleri edenlere dönüp şunu demek lazım…!!

Yahu her kaç kişiydiyseniz, o kadar kişi sizin hem Ananıza, hem Bacınıza hemde Avradınıza küfür etse ne yaparsınız?

Profesyonel sporcuymuş…

Öyle olunca bu küfürlere açık olması gerekiyormuş. Seni gidi KİŞİLİKSİZ KİŞİLİKSİZ’ler, o zaman çık o kadar kişi o yukarda yazdıklarım kişilerine küfür etsinde sende sus bakalım.


Vatanı NAMUS olarak biliriz.

Peki NAMUS nedir diye sormak gerekiyor.

Anası, Bacısı ve Avradı namus değil mi?

Şayet bunlar namusu diyorsanız.!!

O zaman NAMUS için o KÜFRÜ duyan kişi aslında ne yapması gerekiyor?

Aslında kaçtı gitti diyen kişi karşısındaki kişiyi KİŞİLİKSİZ olmasını beklerken kendisininde aslında FAŞİST durumuna düştüğünün belki farkında değildir.


Şimdi soruyorum…!!

Kişiliksiz BEDEN mi?

Faşist BEDEN mi?


Konu kişiyi sevip sevmemek değildir .

Hatası olup olmaması değildir.


Yoksa kendine edilmesini istemediğini başkalarına yapmamak mı, DAHA MAKBUL olanı…?

Bir ayrılık hikayesi.

Sunday, November 16th, 2014

2010 Ağustos ayının sıcak günlerinde Resul Özdemir PvdA Partisi’nden istifa etmişti.

O dönemde bir sürü laf işitmiş, istifa nedenini defalarca açıklamak zorunda kalmıştı. Fakat o dönemde PvdA’da olan Yabancı kökenliler onu oyun bozan, savaşmaktan korkan biri olarak, birde Parti’nin attığı çamuru tekrarlamakla meşgulduler.

Resul Özdemir ise gün ola hayr ola diyerek, ya sabır diyordu.

Çünkü bazı şeyler ancak zamanla anlaşılır diye de düşünmeden edemiyordu.

Bir seçim dönemi yani 4 yıl daha geçmeden defalarca haklı çıkmasına rağmen, her seferinde insanlar ötekine geldi benim başıma gelmedi, gelmez diyerek avunuyorlardı. Oysa her seferinde bir öteki bana yapılmaz diye düşünüyordu.

Ilk olay; ilk altı ayda içinde Provincie Zuid -Holland’da patlak verdi. Hemde Resul Özdemir’ e en çok çamur atan kişiyle başladı.

Peşinden Rotterdam Belediyesi’nde seçim çalışmaları esnasında oldu.

Akabinde Feyenoord Belediyesi’nde görev Belediye Meclisi üyelerine o meşhur çamur atıldı. Onlarda Resul Özdemir istifa ettiğinde kaçıp giden biri olarak gördüler. PvdA’nın ona karşı çıkardığı adayının kazanması içinde her türlü fedakarlığı yaptılar. Onlarada ilk yıl içinde o çamur atılarak saf dışı edildiler.

Oysa Eyalet Seçimlerinde çıkacak sonuç Resul Özdemir’in başarısı olmayacaktı. O sonuçla Senato’da sandalye alma fırsatından bu toplumu mahrum ettiler.

O dönemde Resul Özdemir’in defalarca davet etmesine rağmen PvdA’da  siyasete devam etmek isteyen şu anda Parti’den ihraç edilen kardeşleri dördüncü yıl dolmadan malesef aynı sonuçla karşılaştılar.


PvdA Partisi malesef oyunu ver katılımcı olma ilkesi ile hareket ettiği için yarında aynı şeyleri yapacaktır.

Fakat koltuk sevdası sıcak olduğu için herkes başına gelmeyene kadar o koltuğu terk etmeyi düşünmektedir.

Elbette Parti disiplini olacaktır. Fakat şu anda siyasi yelpazedeki Partiler benim gibi düşünürsen, DÜŞÜNCE VE DEMOKRATIK SEÇİLME HAKKIN VAR diyor.

Integratie en Onderwijs  programı hazırlanırkende aynı süreç yaşanmıştı. O dönemde de kendileri yazıp çiziyor, bizde bu konunun muhatapları ile konuyu konuştun mu?  dediğimiz de.. şu an yazılanlar parti içinde tartışılacak ve ondan sonra yürürlüğe girecek deniyordu.

Ne oldu biliyormusunuz….???

Parti Kongresi’nde istediklerini konuşturarak yürürlüğe koydular. Bizde bunu nasıl seçmenimize anlatabiliriz diye sorunca. Insanlar çabuk unutur duruyorlardı.

Yo unutmazlarsa dediğimizde..!!

Biz kazanmazsak  Wilders gibiler kazanır der duruyorlardı.

Yani Wilders ile bizi bir nevi terbiye ediyorlar.


Her ne hikmetse bunu yaparken hep aynı gruba yönelik, bu tür haraketleri yapıyorlar. Sanki özellikle bu grup hedef tahtasına konulması gerekiyormuş.


Şu anda yine bir fırsat doğdu.

InşAllah bu yapılan son hareketler bizleri Hollanda tabiriyle WAKKERSCHUDEN ( Uyandırır ) yapar.


Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir

Demek ki..!! ya HIRSIZ yada ŞOVMEN olmak gerekiyor….

Thursday, November 6th, 2014

Beetje je zelf kietelen, anders niemand kietelt je…!!

Biraz kendimi gıdıklayayım, yoksa kimse beni gıdıklamaz.!!  der bir Hollanda Atasözü ( Işin en ilginci, ben gıdıklanmam)


Demekki ya HIRSIZ, yada ŞOVMEN  olmak gerekiyor.


Hollanda da Eyalet düzeyinde ilk kez Türkiye kökenli olarak tercihli oylarla seçilmek, (1*)Ülkesel Partiyi kurmak, Eyalet düzeyinde Avrupa’da ilk Türkiye kökenli Siyasi Parti lideri olmak, Iki dönem Meclis’te olmak, PvdA Partisinin Eyalet Meclis Yönetim Kurulunda olmak, PvdA’nın Sekreterlerin bulunduğu Derneğin Yönetim Kurulunda bulunmak, Ermeni Meselesinden dolayı siyasi bedel ödemek, FNV sendikasında dört (4) yıl işçi temsilcisi olmak, 2002′den beri Hollanda Elazığ’lılar Derneği Başkanlığı yapmak, Müsiad Hollanda Genel Sekreterliği yapmak, InHolland Yüksek Okulu Den Haag bölümü direktörüne Uluslararası konularında danışmanlık hizmeti vermek, SOB Derneğine Okul ve Iş Dünyası arasındaki çalışmalarında danışmanlık yapmak, (2*/3*)1700′lerden beri Hollanda Siyasi sistemi olan HUIS van THORBECKE sisteminde değişiklik getirmek en önemlisi de ÇOLUK ÇOCUĞUNU ve iyi çalışan bir firmasını kapatıp idealleri için ikinci plana itmek.

Demekki HIRSIZ veya ŞOVMEN olmayınca hiçbir anlam ifade etmiyor.





1* Tabiri Caizse sıcak koltuğundan istifa ederek, oy aldığı topluma hizmet etmek için çoluk çocuğun rızkından feda ederek parti kurup hizmet sunmak istedi. IşAdamlarından, STK ‘lardan ve Basın’dan ne beş kuruşluk maddi nede manevi destek alabildi.



2* HUIS van THORBECKE 1700′lerden beri kullanılan yönetim sistemi, sistem 4 basamaklı Hollanda’nın yönetilmesini kapsıyor  (Belediye, Eyalet, Ülkesel ve Senato “Ülkesel Milletvekilleri yasa çıkarır, bu yasalar Senato’da tarafından yasaya uygunluğuna bakar, şayet onaylarsa yürürlüğe girer. Yasa uygun değilse Meclis’e iade edilir.” Senato Eyalet Milletvekili tarafından seçiliyor, yani halk tarafından seçilmiyor.

3* Bu sistemin 2028 Olimpiyat adaylığı uygun olmadığını söyleyip, değişmesi için çalışmalar yapmak  ve yaşadığımız bugünlerde oluştuğuna şahit olmak. Bu sistemde 3 Eyalet ve 4 büyük Şehrin üzerine ulaşım Bakanlığı kurulması fikridir.